Umre ve Hac Yerleri

Mekke Medine İzlenimlerim


    Allah nasip etti,  Ravza Turizm  ile hem kutsal topraklarda Belgesel çekmeye, umre yapmaya ve hem de ilk defa yurt dışı tecrübesi elde etmek niyetiyle kutsal topraklara, Medine ve Mekke ye  gittik.

   Bu yazımı Mekke de saat 10.50 sıralarında kaleme almış ve yayına koymuştum Sonra yayından kaldırdım ve Türkiyeye dönüşte koydum. Ne olur olmaz dedim. Orada demokrasi, insan hak ve özgürlükleri yok malum. Krallık var. Orada sorun yaşamak istemedim.

  Cuma namazını iki hafta Medine de  Ravzai Mütehhara da kıldım, bir hafta da  Mekke de Kabei muazzama da kıldım. Yazımı yazdığım  gün de Cuma,  Mekke nin Şişe denilen mahallesindeki kaldığımız otelin yanındaki camide kılmaya niyetlendim.

     Sebebi, çok yorulmuştum. Her gün hem toplu programlara katılıyor hem de özel olarak taksi kiralayıp önemli kutsal mekânlara televizyon için belgesel çekmeye gidiyordum. Perşembe günü saat 11.00 da çıkıp, saat 21 00 da   otele zor gelmiştik. Sevr dağına çekime gittik, elimizde kameralar ile tam üç buçuk saat de dağa çıkabildik.

     Programlarda çektiğim fotografları günlük olarak Ravza Turizme yaptığım wwww.ravzaturizm.com adlı siteye ve www.gonengontam.net www.gonendenhaberler.net ile www.gonentv.net  sitelerine  yüklüyordum. Dört gün yükleyemedim. Hem fotoğrafları yükleyeyim, hem de dinleneyim diye Cuma için Kabe ye gitmedim. Diğer sebebi ise Cuma günleri Suudi Arabistan da resmi tatil. Buradaki halk da geliyor kabe ye, kalabalık zirve yapıyor. İçeri girmeniz mümkün değil. Sabah namazında hiç giremiyorsun zaten. Türkiye den 15 tatil dolayısıyla 10 günlüğüne gelen umrecilerle birlikte bu sezon da tam 500.000 umreci gelmiş buralara. Haç kontenjanı 74.000 kişi. Umre 8 katlanmış. Keşke hac dada 500.000 kişiyi alabilseler. Ama mümkün değil. Belki 74.000 kişi bile gelemez bu sezon. Çünkü Kabe etrafında çok büyük çaplı bir inşaat, yapılanma çalışması var. 2015 yılına kadar bitireceklermiş. Kabe de ibadetleri zor yapıyorsun, iş makinelerinin takırtısı bitmiyor. Bitirmeleri de zor gözüküyor. Kabe etrafını genişletiyorlar, Osmanlı revakları dahil  her şeyi yıkıyorlar.  Bilgiğimiz  Üsame Bin Ladin in firması bu ülkede bütün inşaat ları alıyormuş. Yani kraldanda üstün Bin Ladin burada. Rekabet yok bütün inşaatlar onun. O alıp diğer firmalara ihale ediyormuş. İstese kralı bile devirebirmiş.Son kalan Osmanlı revakları da yıkıldıktan sonra Kabe de Osmanlının izleri ve hatıraları kalmamış  olacak. Suudi halkı ve yönetimi adeta Osmanlı karşıtı gibi çalışıyorlar. Osmanlıdan hoşlanmadıklarını her konuşmada ve icraatta belli ediyorlar. Yönetim Vahhabi . Asker ve polislerde öyle. Sünnet namazları kılmıyorlar. Namaz vakitleirnde bütün iş yerleri kapatılıyor. Kapatmayana 3 tekrar sonrası ruhsat iptali  varmış. Sözde şeriatla yönetilen bir ülke. Ancak uygulamaların hiz islamilikle, şeriatla ilgi ev alakasını ben kuramadım. Şeriat devletinin arkasında Amarika var. Kafir devlet var ne hikmetse.  Bu ülkenin ordusu yok, paralı askeri var. En büyük koruyucusu da ABD. ABD Türkiyede laikliği dayatıyor buradada şeriatı. Büyük şeynanın işine akıl sır erdiremedik. Bundan önceki kral, yanı bu kralın ağebeyi helikopterle tavaf yaparmış.

 

Bu ülkeyi ve bu vesile ile diğer ülke vatandaşlarını görünce inanın Türkiye ve Türk insanı ile büyük gurur duydum. İslamın en iyi yaşandığı ülke inanın Türkiye. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ın adeta bir dünya lideri olduğunu burada anladım. Anlamak isteyenler buraya gelsinler. Şu Kılıçtaroğlu ile Bahçeli ne olur bir kez umreye gitseler, orayı yaşasalar inanın tevbe edip Erdoğanın arkasında saf tutarlar. Buna kesinlikle eminim. Burada atıp tutmalarının ne kadar boş olduğunu anlama imkanı bulurlar. Türkiyeye farklı pencerelerden baklam lazım.

Suudi Arabistanın  Mekke ve Medine kentleri, dünyanın   başkenti. Burası özerk olmalı. İnsanlığın ortak mirası. Tek tip ve stotukacı bir anlayışa terkedilmemeli.

Bir komisyon, birlik kurulmalı, başkan seçilmeli, her ülke nüfusu oranında buraya görevli göndermeli ve bütün hizmetler ve alt yapı bu özerk yönetim tarafından yürütülmeli kanatine vardım.

      Medinede İngiliz ve fansızların oyununa  gelerek zamanında  Hicaz demir yolunun raylarını söküp  ray başına 100 dolara satmışlardı ve demir yolu kısa sürede devre dışı kalmıştı. Şimdi de Mekke de Kabe deki Osmanlı eserlerini devre dışı kalıyor... Başbakanımız yıkılan revakları sıkı takip ediyormuş. Revaklar yıkıldıktan sonra ambalajlanıp Türkiye ye gönderilecekmiş. İstanbul da bir camiye yerleştirilecekmiş. Kabe de tam 1.000  tane  Türk işçi çalışıyormuş. Maaşları 2500-3.000 TL arasında değişiyormuş. İnşaat firması kalacak yer ve yemek ihtiyaçlarını karşılıyormuş. Sigortaları ve sağlık güvenceleri yok tabiî ki.

      Ravza  turizm ile buralara geldim. Hizmetleri güzel, gelen umreciler hizmetlerden memnun.  Oteller ve otellerde çıkan yemekler güzel. Geziler düzenleniyor, başka tur şirketlerine de şahit oldum her gezi başı ayrıca ücret topluyorlar. Bizim turlarda bu olmadı. Hiç ek bir ödeme yapmadık. Guruplara İsmail Zorlu, İbrahim Yapıcı, Alattin Akgün ve Mustafa Tüfekçioğlu hocalık yapıyorlar. Biz de  İHL mezunu olduğumuz için elimizden geldiği dilimizin döndüğü kadar uzun yollarda, iniş binişlerde, ihrama giriş ve Kabe ye gelişlerde bir şeyler yapmaya çalıştık. En azından bu ziyaretimiz benim ilk yurtdışı deneyimim di, acemiliğimizi attık. Önümüzde hac var, dördüncü defa kuraya gireceğim çıkarsa artık usta olarak hac ibadetini yapmış olacağız. Ben hac yapmayanlara, ilk önce umre yapmalarını tavsiye ediyorum.  Umre sünnet, hac ise farz. Umreyi yaparsanız, hac daha kolay olur.

     Diğer bir husus ise, Medine de ve Mekke de dünyanın en kutsal mekanları, hatta Mekke nin dünya Müslümanlarının ve Müslüman devletlerinin başkenti olması  özelliği ile  farklı bir önemi  var. Bu öneme Suudi  devletinin önem verdiği söylenemez maalesef.

    Her iki şehirde atıl vaziyette, adeta dökülüyor. Petrol zengini ve kişi başına düşen milli gelirin otuz bin doların üzerinde olduğu dünyanın en zengin ülkesi bilinir değil mi. Ama hiç öyle değil. Sokaklarını, caddelerini birazcık gezdiğinizde dünyanın en fakir ve yoksun bir devletindeymişsiniz izlenimi alırsınız. Hiç mi hiç   belediyecilik ve şehircilik hizmeti yok. Hiç bir yerde çalışan bir çöp kamyonu, belediye ekibi göremedik.  Her yer atıl, yıkık dökük harabelikler içinde. Hele hele Kuranın ilk indiği, vahyin ilk geldiği hira dağı ve mağarası tam bir terk edilmişlik içinde. Dağın her tarafı adeta çöplük yığını, hurdalıklar haline gelmiş. Dağa çıkış için yol yok, ışık yok, çöp bidonları yok, tesis yok, devlet, belediye görevlisi yok. Dağa çıkarken düşüp yaralansanız, ölür gidersiniz, sizi kurtaran olmaz. Tamamen Allah a emanetsiniz.

Tabiiki hizmeti sadece Kabe içi ve çevresi ile bazı ana caddelerde göstermelik olarak görebiliyorsunuz. Yolları fena değil, o da yağmur ve kar olmadığından yollar bozulmuyor.

     Medine-i Münevvere ve Kabe de çalışan temizlikçilerin tamamı Sudan, Pakistan, Hindistan, Afganistan, Bangladeş gibi Müslüman ülkelerden. Temizlikçilerin hepsi de sizden açıkça yanınıza yaklaşıp sadaka istiyor yani dilencilik yapıyor. Yani dilenciliğin farklı bir versiyonu.

Yine otobüs şoförlerı da açıkça bahşiş isteyenlerden.

        Üzülüyorsunuz. Kutsal mekânlara bu kadar ilgisizliğin arkasında hangi sebep olabilir. Zira Sevr dağı da aynı şekilde. Peygamberimizin evi de aynı şekilde, ziyarete kapalı, dışı eskilik ve harabelikler içinde. Broşürlere bile kütüphane olarak geçmişler efendimizin evini. Arapların hepsi değil ama, önemli bir ekseriyeti Hz. Muhammed A.S mı burada, yeni Mekkede itibarsızlaştırmaya, hefifleştirmeye çalışmış. Kabe bizim, biz üstünüz, Dünyanın merkezi bizde egosu ve havasındalar.

            Sanki kutsal değerlere hiç önem verilmiyor ve yok olmaları arzulanıyor. Konuştuğum herkes aynı şeyleri söyledi. Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçeği Mekke ye belediye başkanı yapın, Bu Cebeli Nur ile Cebeli Sevr dağlarını altınla kaplasın, teleferik ve helikopter pisti yapsın, çevresine park ve bahçeler yapsın, Mekke yi 5 senede tanıyabilirseniz tanıyın dedim.

      Gerçekten öyle,  burada ülkemle bir defa daha gurur duydum. Islama en büyük hizmeti, saygıyı Türkiye ve Türklerin yaptığını damarlarınıza kadar hissediyor ve anlıyorsunuz. Araplar ne hikmetse bir tek çivi bile çakmaya niyetli görünmüyor.

 

      Burada seçim yok, demokrasi yok, krallıkla yönetiliyor. Belediye başkanları, valiler seçimle gelmiş kişiler değil. Göstermelik belediye seçimleri yapılıyormuş. Kral adayı belirliyor, halk da gidip oy veriyor. Tek adaylı bir seçim. Hizmet ve iş yapsa da yapmasa da yine belediye başkanı, koltuk garantisi var.

    Burada anlıyorsunuz demokrasinin ne kadar büyük bir nimet olduğunu. İnsan hakları ve özgürlüğünün teminatı olduğunu.

    Hele kadıların hiçbir hakkı yok, 27 gün boyunca bir tek yerli kadın görmedim. Burada da çalışanlardan aldığım bilgilere göre  birden fazla evlilik yapan,  eş alan kişiler varmış.

  Muta nikahıda yaygınmış buralarda. Hatta Türklerden 5-6 aylık çalışmak için gelenlerden sözleşme yaparak Muta nikahı yapıp kadınlarla yaşayanlar bile varmış. Muta nikanı zina değilmi, nikah olurmu.

   Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğanın ismi bir numara buralarda yani dünya islam devletleri ve toplulukları üzerinde demek istiyorum. Çünkü burada dünya insanları var ve hepsi burada buluşuyor.  Başta Pakistan, Yemen, Malezya, Mısır olmak  ülke üzere bu ülkelerin vatandaşlarıyla tanıştık, kaynaştık, konuştuk.

Türkiye deyince neşeleniyorlar, bize bakışları, davlanışları değişiyor, adeta coşuyorlar. Başbakanın adını söylüyorlar, çok güzel çok güzel, kardeş ülkeyiz diyorlar. Van minit ortak dilimiz oldu.  Bir Mısırlıyla, Pakistanlıyla çat pat konuşuyoruz. Ene türkiye, ente memleketiyye, van minit recep Tayyip Erdogan, filistin, israil,  türkiye ahi kelimeleri en sık kullandığımız ve herkesin bildiği kelimeler.

    Buralarda diğer bir gözlemim o ki. Peygamberimi Hz Muhammedi  (S.A.V) adeta itibarsızlaştırma ve unutturma politikası var. Camilerde sünnet namazlar kılınmıyor, hutbelerde sarık cüppe giyilmiyor. Efendimizin evi bakımsız, ilk vahyi aldığı hira mağarası civarı hurdalıklar dolu. Şunu bilelim, İslamı en iyi Türkler yaşıyor. Disiplin var, kural, nizam, saygı, sevgi, insanlık var. Hiçbir yabancılık çekmiyorsunuz buralarda adım başına Türkler. Hıra ve Sevr mağaraları ziyaretlerinde Türkleri ve Pakistanlıları görürsünüz.

     İnsan haklarına gelince, anlatılana göre yerli bir Arap la karakolluk ve mahkemelik olsanız, yüzde yüz haklı da olsanız, kararlar sizin aleyhinize çıkıyormuş. 38 yıldır Medinede yaşayan bir Türk  söyledi bunu. Yine kaldığımız otelin yanı başında kayalık bir alanda inşaat yapılıyor, taş kırma makineleri sabahlara kadar hiç durmadan çalıştı. Otelde Türkler uyuyamadıklarını söylediler. Şikâyet edilecek ve sonuç alınacak bir merci yok. Hâlbuki Kuran da Allah geceyi dinlenmek için gündüzü de çalışmak için yarattım buyuruyor değil mi.  Nerede kaldı İslam’ın merkezinde, Mekke de islama uygun hareket etmek siz düşünün.

  Televizyon çok az. İzletmiyorlar. Türk televizyonları kısıtlı. Sadeve NTV, ATV, TRT, TRT Spor var. Birisi STV yi islemek istedi. Televiztocu geldi aradı bulamadı. Sonra öğrendik ki jejim İslami içerikli televizyonları engelliyormuş. Hem halkını biliçlendirmemek, hemde Türkiye işte böyle ülke  demek için bunu yapıyorlarmış. Laik içerikli  yayınlar yapan  kendilerine zararlı olmayacak televizyonlara izin veriyorlar otellerde. Fesbookuda erişimşi engelliyorlar.

   Burada iş yelerinde bir tek çalışan bayan göremezsiniz. Alışveriş yapıyorlar ama çalışamıyorlar. Yani bir kadın iç çamaşırı almaya gidecek ve bir erkek den istemek zorunda kalacak. Yine araç kullanan bir tek bayan görmedim.

Anlatılanlara göre Suudi Arabistan da iki sınıf halk yaşıyor. Çok zenginler ve çok fakirler, orta sınıf yok. Mülk edinemiyorsunuz, adınıza iş yeri açamıyorsunuz. Size kefil olacak birisi sayesinde bu ülkeye turist veya işçi olarak gelebilirsiniz. Bir kişi size kefil olursa aylık 1000-2000 riyal Türk parasıyla 500-1000 TL arası ona da para ödeyeceksiniz. Havadan para kazanıyorlar anlayacağınız. Elektrik,  su beleş. Gece gündüz her yerin elektrikleri yanıyor. İsrafın haram sayıldığı bir şehirde israf diz boyu.

Yani cahiliyet çağı ve ırkçılık eskiden olduğu gibi günümüzde de aynen devam ediyor.

     Araplar kendini üstün ırk görüyorlar. Medinede Hz Peygamberimizin  (S.A.V) mezarının bulunduğu camide bizim Türk hanımlara Suudi bir bayan tepki göstermiş, Muhammed bizim siz niye geliyorsunuz buraya diye bağırıyormuş. Aslında Türklere iyi bakmıyorlarmış, Tayyip Erdoğan döneminde olumlu bakmaya başlamışlar.

Mekke de de Kabe Bizim, dünyanın merkezi bizim burası, biz farklıyız, üstünüz havası hakim. Bunları buraya gelen herkes hissediyor ve konuşuyor.

Buralara demokrasinin gelmesi şart. Ne zaman gelir Allah’ın bir bildiği vardır.

     Aslında burası Mekke ve Medine şehirleri dünya İslam ülkelerinden oluşan bir özerk yönetimle yöneltilmeli. Her İslam ülkesinden yönetime üye olmalı, seçim olmalı, her ülke burada hizmet işleri için nüfusuna göre memur ve işçi görevlendirmeli. İslamın ortak mirası yine İslam’ın tüm temsil guruplarıyla ortak şekilde korunmalı, sahip çıkılıp geliştirilmeli. Tek bir guruba, düşünceye ve statükoya terk edilmemeli. Benim teklifim bu.

     Diğer bir tespitim ise buralara ne olur genç iken gelin. İhtiyarlayınca gelmeyin. Hem kendinizi hem de yakınlarınızı üzersiniz. Ne hikmetse diğer ülkelerin hep gençleri buralara geliyor, bizim ise 40 yaşın üzerindekiler geliyorlar.

Buralara gelirken hayatınızda eylem ve aksiyon reformu yapmaya niyetlenerek gelin. Geldiğiniz gibi dönmeyin. Kendinizi  bilgisayar gibi formatlayarak  dönün buralardan.

   O kadar ihlâssız umreci getiren şirket yetkilileri de gördüm buralarda. Otelin lobisinde televizyonda Kuran okunurken yan yatan, konuşan, fosur fosur sigara içen, durmadan ticari kar hesapları ve konuşmaları yapan, Kabe ye dahi gittiğinden emin olmadığım yetkililer gördüm, duydum buralarda.

Hıra ve Sevr de taşları öpen, hurma dallarına çaput bağlayan, hacerül Esvet taşının içine kafasını sokmak için insanları itip kakan Türkleri de, gördüm buralarda. Aslında hiç birimiz, ben dahil masum değiliz, hepimizde çook yontulacak yonga var.

Allah hepimizi doğru yola koysun, nimet verdiklerinin, sıdıkların yolundan ayırmasın. Kusurlarımızı düzeltmemizi bize nasip etsin.

       Velhasıl kelam her şeyi hoş görmek de yanlış, hep kusur görmeye çalışmak, aramak da yanlış olduğunun bilinciyle düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Sürçü lisan eylediysek affola. Allahın selamı rahmeti ve bereketi tüm ümmeti Muhammedin üzerine olsun. Kadir Demircan Mekke 06.02.2013



4355 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AraziTV
Örnek Prefabrik Evler
Çobanla Başbaşa
Örnek Prefabrik Evler
Gönen Köyleri
Önemli Linkler
Manyasın Köyleri
Önemli Linkler
Keşif Dergisi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam22
Toplam Ziyaret543204
Hava Durumu
Saat
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406